Konuk Yazar : Doç. Dr. Nilgün CANEL: Yapay Zekâ Bir Psikolojik Danışmanla Görüşmek İster Misiniz?

211104-122632.png (104 KB)

 

Doç. Dr. Nilgün CANEL

Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı

 

Yapay Zekâ Bir Psikolojik Danışmanla Görüşmek İster Misiniz?

Bu soruyu hemen,“insan psikolojik danışmanı tercih ederim” diye cevaplamış olabilirsiniz. Ama görünen o ki, yakın bir gelecekte bu soruya farklı bir cevap verme ihtimaliniz yüksek.

Teknolojinin inanılmaz hızla ilerleyen gelişmeleri, her alanda olduğu gibi psikoloji alanında da yeni ufuklar oluşturmaya başladı. Bu gelişmeler içerisinde en dikkat çekeni, artık daha fazla yapay zekâ ve robotun insan psikolojisini ilgilendiren konulara yeni açılımlar getirmeye başlamış olması.

Bilindiği gibi yapay zekâ, bir bilgisayarın ya da bir robotun insan zekâsına ait bazı fonksiyonları taklit edebilmesine dayalı olarak işleyen özerk bir sistem yapısı. Her ne kadar hala başlangıç aşamasında olsa da, kendi kendine problem çözebilmek, öğrenebilmek, muhakeme yapabilmek, hedefler yaratabilmek, fikir yürütmek hatta iletişim kurabilmek gibi beceriler konusunda dikkate değer gelişmeler göstermiş durumda. Yani on sene öncesine kadar “gelecekte olacaklar” söylemiyle konuştuğumuz pek çok şey, artık günümüz için geleceği değil, şimdiyi temsil ediyor. Örneğin Sophia vatandaşlık almayı bile başarmış bir insansı robot. 2017’de Birleşmiş Milletlerde tanıtıldı ve Suudi Arabistan onu vatandaşlığa kabul etti. Japonya’da şu an Kodomoroid isminde, çok sayıda dil konuşan, hava durumu tahmin yeteneğine de sahip bir televizyon sunucusu yapay zekâ var.

Tabi ki bu gelişmelerin psikoloji dünyasına yansımaması mümkün değil. Terapötik ortamlarda kullanılan çeşitli yapay zeka ve robot teknolojileri de mevcut.  Örneğin Google’ın sohbet robotu Cleverbot’dan başlayan robotla sohbet deneyimlerinden, şimdi terapi yapabilen Woebot gibi chatbotlar çıktı. Facebook Messenger üzerinden ulaşılabilen Woebot, Bilişsel Davranışçı Terapi kullanan bir yapay zeka chatbot’u. Sizinle yazışarak iletişim kuruyor. Stanford’da klinik psikolog olan Alson Darcy tarafından tasarlanmış. Darcy, Woabot’la yaptığı ilk denemelerde oldukça tatmin edici sonuçlar almış. Depresyon ve kaygı sorunu olan 70 öğrenci ile yaptığı çalışmada grubu ikiye ayırmış ve birinci grup iki hafta süre ile Woebot’la çalışmış. Kontrol grubunu oluşturan diğer grup öğrenciler ise, sorunları ile ilgili okumalar yapmışlar. Sonuçta Woebot, depresif belirtileri azaltma konusunda tatmin edici başarı elde etmiş.

Woebot gelecekte neden terapi ortamında yapay zekanın tercih edileceğine dair bize ipuçları sunuyor. Woebot gibi teknolojiler, danışanlardan aldıkları bilgileri sürekli değerlendirerek daha fazla gelişmeye müsait teknolojiler. Diyelim ki danışma ortamında Bilişsel Davranışçı Terapi uygulayan bir terapistsiniz. Uyguladığınız metot bazı danışanlarda daha çok işe yararken, bazılarında daha fazla zorlanma ihtimaliniz mümkün. Bir yapay zekâ demek, kullandığı sistemin neden bazı danışanlarda daha fazla işe yaradığını, neden diğerlerinde farklı sonuçlar aldığını hızlı bir şekilde analiz ederek, ona göre çözümler üretebilecek bir zihin demek. Ayrıca, etkililik sınamalarına daha açık, etki analizleri ile başarı oranı daha kolay saptanabilen bir sistem demek. Elinizde terapi için ayırdığınız bir miktar bütçeniz olduğunu düşünün. Size başarı oranını tüm yüzleri ile sunabilen bir yapay zekaya karşılık, eş dosttan duyduğunuz güvenilir olduğu söylenen bir insan terapist. Yaşınız 30’un üstündeyse, eş dost tavsiyesine uyma ihtimaliniz yüksek. Ancak şu an yetişmekte olan yeni nesil, pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da bizi farklı seçimleri ile şaşırtabilir.

Ona istediğiniz zaman ulaşabilecek olmanızda bir başka avantajlı noktası. İleride makul bir fiyata satın alabileceğiniz, evinizde her an yanınızda olan, terapi uygulamasının yanısıra örneğinçocuğunuz konusunda psikolojik eğitim desteği alabileceğiniz bir terapistiniz olmasına pek de hayır demezsiniz muhtemelen. Zamanla çok daha gelişmiş bir teknolojinin çok daha ucuza satın alınabilmesi de mümkün. Bu da tercih edilmesi için bir başka neden olacaktır.

Terapinin bir kuralı da danışanla empati seviyesinde kalmak ve sempatiye geçmemek. Bu durum bir chatbotla çalışıldığında çok daha garanti bir sonuç veriyor. Darcy bu durumu “iyi bir terapist başkasının sürecini kolaylaştırmalı ancak onun bir parçası olmamalı” cümlesiyle ifade etmiş. Bir chatbot bu bağlamda bir kolaylaştırıcı. Ancak öte yandan duygusal sürecinizin bir parçası olmayarak, objektifliğini korumayı garantileyen bir zihin yapısı anlamına geliyor. Tabi terapisti ile duygusal etkileşimi talep eden danışanlar için bu zorlayıcı bir deneyim de olabilir. Ayrıca Woebot’un sadece bu yapısı bile psikanalitik bir çözümleme yapmaya yani bilinçaltınızla çalışmaya henüz müsait olmadığını gösteriyor. Sonuçta Woebot’u anneniz yerine koyabileceğiniz bir transferans geliştirmeniz bu bağlamda mümkün değil. Nitekim Woebotda, Bilişsel Davranışçı Terapi kullanılarak, terapi esnasında bilişsel düzeyde kalmanın tercih edildiği bir yapay zeka.

Ancak gene de objektiflik konusu, gelecekte terapi ortamlarında yapay zekaların talep görmeleri konusunda bir artı puan kazandırıyor. Yapay zekâlar, insanların rasyonel sonuçlar üretmedikleri yani objektif davranamadıkları alanlarda, daha rasyonel sonuçlar üreterek, daha sağlıklı kararlar alma konusunda insanlara destek sağlamaya başladılar bile. Örneğin IBM’in Watson adlı sistemi, doktorlara daha doğru ve güvenilir teşhisler koyma konusunda yardım ediyor. Binlerce hasta kaydı, tıbbi veri ve veri tabanlarının yüklenmiş olduğu Watson, doktorların önyargılı olabilecek teşhislerine nazaran daha güvenilir sonuçlar üretme potansiyeline sahip. Aynı durum hukuk sürecinde de geçerli. Kanıta dayalı kararlar verme sürecinde de yapay zekâ destekleri, hukukçulara daha adil ve güvenilir sonuçlar üretmeye yardımcı olabiliyor. Bu durum terapi ortamında terapistin en önemli etik kurallarından olan objektifliğin korunması ilkesine, yapay zekanın daha fazla uyum sağlayabileceği bir sonuç yaratıyor.

Woebot’dan daha “gerçek” ya da en azından gerçeğe daha yakın olarak tasarlanmış bir başka sanal psikolog daha var. “SimSensei”. SimSensei ile online terapi yapabiliyorsunuz ve sizin beden dilinizi okuyarak değerlendirmeler yapabiliyor. SimSensei ile ilgili araştırmaların ortaya koyduğu ilginç bir durum var. Bu araştırmalara katılan kişiler, anonim bir kimlik görümündeki SimSensei ile konuşurken zorlanmadıklarını hatta rahat hissettiklerini belirtmişler. Üstelik bu durum daha fazla bilgi paylaşmalarına sebep olmuş. Yani bazı insanlar için bir robota açılmak, bir insana açılmaktan daha kolay olabilir. Nitekim Woebot’un tasarımcısı Alson Darcy, woebotu tam da bunu düşünerek yaratmış.

Tüm bunları tartışma, gelecekte insan eliyle sunulan psikolojik yardım hizmetlerinin gidişatını kestirmek ve gerekli tedbirleri almak için önemli. Hayatımıza hızla girecek olan robotlar ve yapay zekâlarla dolu bir hayatta en azından insan ve makine arasında uyumu sağlayabilecek bir psikolojik danışmana ihtiyacımız olacağı kesin.

Fitzpatrick, K. K., Darcy, A., & Vierhile, M. (2017). Delivering cognitive behavior therapy to young adults with symptoms of depression and anxiety using a fully automated conversational agent (Woebot): a randomized controlled trial. JMIR mental health4(2), e19.

DeVault, D., Artstein, R., Benn, G., Dey, T., Fast, E., Gainer, A., ... & Lucas, G. (2014, May). SimSensei Kiosk: A virtual human interviewer for healthcare decision support. In Proceedings of the 2014 international conference on Autonomous agents and multi-agent systems (pp. 1061-1068).

 


Bu sayfa Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama Araştırma Merkezi tarafından en son 04.11.2021 16:00:37 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM