Psikolog Türkün FIRAT
Uyum, değişen koşullara karşı bireyin yeni durumlara, ortamlara adapte olabilmesi ve bu süreci başarılı şekilde sürdürebilmesidir. Psikolojik adaptasyon bireyin ruh hali ile ilgiliyken, sosyo-kültürel adaptasyon çevreyle ilgilidir. Yani bireyin uyum sürecini hem kendisi hem çevresi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
Üniversiteye başlama süreci, farklı bir çevre, yeni tanışılan insanlar, yeni alışkanlıklar bazen de yeni bir şehir demektir. Her yeni durumda olduğu gibi üniversite hayatına geçiş de kişinin yaşamında birtakım değişiklikler getirir. Bu yeni hayata başlayacak olan kişi bir yandan heyecan duyarken bir yandan da kaygılanabilir. Kişiyi heyecanlandıracak durumlar, yeni arkadaşlıklar kuracak olması, sosyalleşme isteği, hayalini kurduğu mesleğin adımlarını atması olabileceği gibi stres yaratan faktörler de barınma, beslenme, maddi problemler, sosyal ilişki sorunları ve akademik alanda zorluklar olabilir. Bazı öğrenciler yeni durumlara karşı hızla uyum sağlayabilirken bazılarıysa baş etmede oldukça zorlanır. Öğrenciler üniversiteye başlamadan önce belli beklentiler içine girebilir hatta bazen bu beklentiler gerçeklikten de uzaklaşabilir ve durum böyle olunca üniversite hayatından beklediğini bulamayan birey bunu problem haline getirebilir. Özellikle üniversite hayatının ilk aylarında zorlanmalar yaşanabilir.
Üniversite öğrenciliği dönemi biyolojik olarak da bir geçiş dönemi olarak görülen ergenliğin son evresine rastlar. Bu dönemde ergenliğin getirdiği bazı durumlara evden ve aileden ayrılma, arkadaş seçimi, iş bulmayla ilgili belirsizlikler de eklenir.
Her birey farklı aile ortamından geldiği için bir o kadar da farklı öğrenci profili görebiliriz. Kişinin yetiştiği ortam, kültürel değerleri, maddi olanakları, aile içi dinamikleri birbirinden oldukça farklıdır. Çok farklı aileler de yetişmiş olsalar da aynı bölümde okuyan, hedefleri benzer birçok genç olabilir. Arkadaşlık ilişkileri kurulurken kişiler aynı hedefler doğrultusunda birleşebildiği kişilere yakınlık hisseder ve çevresini oluşturmaya başlar. Arkadaşlar ve kişinin öğrenim gördüğü bölüme olan istek öğrencinin okula uyum sürecini hızlandırır, kişi motive olur ve okula isteyerek gelir.
Sosyal uyum, öğrencilerin akran ilişkilerini, akademik ve idari personelle iletişimini kapsayan önemli bir süreçtir. Üniversiteye yeni başlayan çoğu öğrenci en çok sosyal ilişkilere önem vermektedir. Sosyal ilişkiler ne kadar iyi olursa kişi kendini o kadar güvende ve sosyal olarak desteklenmiş hisseder.
Bazı çalışmacılar üniversitenin ilk yılında çevresiyle iyi iletişim halinde olan ve istediği arkadaş çevresini oluşturabilen öğrencilerin bu süreci daha başarılı geçirdiklerini belirtmektedir. Uyum sağlama sürecine başka faktörler de eşlik edebilir. Örneğin kişi okulunu ve bölümünü kendi seçtiyse, belli hedefleri varsa, istediği şehirde okuma imkanına sahip olabilmişse uyum süreci daha sağlıklı geçebilir. Bazı bireyler lise döneminden gelen arkadaşlıklarına da oldukça değer veriyor. Tanıdığı ve iyi zaman geçirdiği arkadaşlarıyla aynı şehirde okumaya başlayan öğrencilerin de uyum süreçleri hızlanabiliyor. Bir başka konu da ailesiyle yaşadığı şehirde üniversite hayatına devam eden öğrenciler ve ailesinden ayrılıp başka bir yere gitmek durumunda kalan öğrenciler… İki durumun da kendine göre avantajları olabiliyor. Aile evi demek çoğu zaman daha konforlu hissedilebilen alıştığımız düzenin devam ettiği bir yer. Aileden uzakta üniversite okumak da daha çok sorumlulukla yüzleşilen, bireyin kendini hayata daha fazla hazırlamasına yardımcı olabilen bir durum.
Farklı bir yere gitmek barınma sorunlarını da beraberinde getirebiliyor. Öğrenciler genel olarak yurt, apart veya evlerde kalmaktadır. Yurt odalarında öğrenciler diğer kişilerle iletişim problemleri de yaşayabiliyor. Özellikle kalabalık olan yurt odalarında kişinin akademik hayatını da etkileyebilen faktörler oluşabiliyor. Bu duruma örnek vermemiz gerekirse; odada kalan birkaç arkadaş ve sınav tarihleri birbirinden farklı, bir kişi ders çalışması gereken en yoğun döneme girerken diğer kişi sınavları bitmiş ve rahatlamış şekilde odada istediği gibi davranabiliyor. Böylelikle ders çalışması gereken öğrenci biraz zorlanabiliyor. Bazı çalışmalarda da yurtta kalmaya uyum sağlamış öğrencilerin ders çalışma birlik beraberliği bakımından evde kalan öğrencilere göre daha başarılı olduğu tespit edilmiş. Bu gibi durumlarda öğrencinin kaldığı yerin fiziki şartları da oldukça önemli.
Ders çalışırken sessiz ortamı seçen öğrenciler için çalışma salonları, kütüphanelerin olması avantaj sağlayabiliyor. Ayrıca oda arkadaşları bazen kendi aralarında gruplaşmalar da yaşayabiliyor. Çok iyi anlaşan kişiler uyum içinde günlerini geçirirken iyi anlaşamayanlar bazı problemler ve çatışmalar yaşayabiliyor.
Bu problemler konusunda zaman zaman uzlaşmalar sağlansa da düzeltilemeyecek duruma gelen problemler katlanarak büyüyor ve kişinin kalmakta olduğu yere ait hissedememesine, oda arkadaşlarını değiştirmek istemesine hatta bazen kişi sorunlarla baş edemeyecek düzeye geldiğinde okulu bırakma düşüncesine bile sebep olabiliyor.
Ne kadar sosyal durumlardan bahsetmiş olsak da maddi konular da arka plana atılamayacak kadar önemli. Üniversite dışında da bazı aktiviteler edinmek isteyen öğrenciler maddi yetersizliklerden kaynaklı bu isteklerini erteleyebiliyor.
Akademik hayatın yanında bazı hobiler edinebilmek kişinin motive olabilmesi açısından da oldukça önemli. Bu olanakları elde edemeyen öğrencilerin okulların ücretsiz kulüplerine katılarak daha aktif olmaları ve akranlarıyla etkileşim halinde olmaları onların sosyalleşmesini de sağlayacaktır. Üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin aileleriyle iletişimi de bu dönemde oldukça etkilidir. Aile bireylerinin öğrenciye karşı destekleyici olması kişinin sorunlarını biraz olsun hafifletebilir. Ayrıca sorunlarıyla baş edemeyeceğini hisseden, duygusal olarak çıkmaza girdiğini düşünen öğrencilerin okulların psikolojik destek birimlerinden yararlanmaları günümüzde önem arz etmektedir.
Tüm bunlara ek olarak üniversiteye gidecek olan öğrencilerin imkanları varsa istediği okulları gidip görmesi kişinin aklındaki soru işaretlerini gidermesi ve bilgi toplayabilmesi açısından tavsiye edilebilir.
Mert, A. ve Çetiner, P. (2018). Üniversite Öğrencilerinin Üniversite Yaşamına Uyum İle Benlik Ayrımlaşması Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Sakarya University Journal Of Education. 8(3), 190-204.
Özkan, S. ve Yılmaz, E. (2010). Üniversite Öğrencilerinin Üniversite Yaşamına Uyum Durumları(Bandırma Örneği). Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 5(13).
Bu sayfa Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama Araştırma Merkezi tarafından en son 03.10.2022 14:54:57 tarihinde güncellenmiştir.