Konuk Yazar : Uzm. Psk. Gülnihal ÖCAL Normalleşmeye Psikolojik Hazırlık: Yeniye Adapte Olmak

gulnihal-foto_1610952469.JPG (63 KB)

Uzm.Psk. Gülnihal Öcal

Normalleşme özellikle pandemi koşullarının görece hafiflemesiyle birlikte sıkça gündeme gelen bir kavram oldu. Günlük yaşantıda sürekli karşılaştığımızve sık sık kullandığımız bu kavram covid-19 salgınıyla birlikte; sosyal ilişkilerimiz, çalışma şartlarımız vs. gibi konularda önce değişiklikler yapmak durumunda kaldığımız ve daha sonra zamanla uyum sağladığımız koşulları yeniden revize etmemizi de kapsamaktadır. Normalleşme; ilk etapta pandemi öncesi yaşantımıza ve alışkanlıklarımıza geri dönüş olarak düşünülse de, aslında tam anlamıyla eskiye dönüş olarak değerlendirilmemelidir. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle karşımıza çıkan ‘Normalleşme’ kavramı daha çok eskiye dönüş olarak değil, ‘Yeniye Adapte Olmak’ olarak ele alınmalıdır.

Kişiler pandemi sürecinin ilk zamanlarına nasıl adapte olmakta güçlük çektiler ve kendilerinde meydana gelen bir takım farklılıkları gözlemledilerse, aynı durum normalleşme süreci için de geçerlidir. Çünkü süreç içerisinde birçok kişi için normal olan durum; pandeminin hayatımıza ve günlük rutinimize yansımaları oldu ve bu yansımalara uyum sağlandı. Ancak şimdi yeniden uyum gösterme ve baş etme mekanizmalarımızı devreye sokmak durumda kaldığımız normalleşme sürecine dahil olmuş bulunuyoruz. İlk dönemlerde kişiler yaşadıkları zorlantıları, bir pandemi gerçeği söz konusu olduğu için anlamlandırmakta güçlük çekmezken, normalleşme bir eskiye dönüş olarak tanımlanıp değerlendirildiğinde, karşılaşılan problemler, kişinin içine bulunduğu durumu anlamlandırmakta güçlük çekmesine sebep olmaktadır. Bireylerin bir zorlantı ya da problem karşısında içinde bulunduğu durumu anlamlandırabilme gücü, o durum ile baş etmesine ve uyum sağlamasına yardımcı olan en önemli faktörlerden bir tanesidir. Bu sebeple öncelik olarak içinde bulunduğumuz normalleşme sürecinin; bir eskiye dönüş değil, yeniye adapte olmak olduğunu unutmamalıyız.

Günlük hayatımızın pandemi dönemine oranla daha fazla hareketlendiği; yüzyüze eğitim ve çalışma koşullarına geçildiği, sosyal hayatımızın daha aktifleştiği bu dönemde en sık karşılaşılan problemler; odaklanma problemi, zaman yönetimindeki güçlükler, sosyal becerilerde zorlanma, performans kaygısı ve belirsizliğe tahammül etmede güçlük olarak göze çarpmaktadır.

Bireylerin günlük hayatlarında, uyum bozucu her hangi bir şeyle karşılaştıklarında ilk etkilenen alanlardan bir tanesi odaklanma ve odağı sürdürmedir. Normalleşmeyle birlikte birçok kişi, çalışan ya da öğrenci, ilgilendikleri konuya odaklanmakta güçlük çekmekte, kısmi bir süre odaklansalar dahi odağı sürdürmede sorun yaşamaktadırlar. Öncelik olarak busorunu yaşayan kişinin odaklanma problemim var diyebilmesi için; odağını hiçbir konuda sağlayamaması gerekmektedir. Başka alanlarda odaklanabiliyorken, spesifik olarak bazı alanlarda odaklanmakta güçlük çekiyor isek, ilk olarak odaklanmakta güçlük çektiğimiz konuyu ele almalıyız.  Eğer içinde bulunduğumuz durum; odağınızı hiçbir konuda sağlayamama veya sürdürememe ise, orada odaklanma problemini ele almaya başlayabiliriz. Öncelik olarak sizin için daha ilgi çekici konulara odaklanmaya çalışmak ve odak süresini başta kısa zaman dilimlerine göre ayarlayıp,  gitgide artan bir şekilde odak süresini ayarlamaya çalışmak faydalı olacaktır.

Bireyin kendi gerçekliği çerçevesinde sosyalleşmesi, psikolojik sağlığın en belirleyici unsurlarından biri olarak değerlendirilmektedir.Ruhsal sağaltımda; bireylerin içinde bulundukları dönemler göz önüne alınarak sosyal ihtiyaçların karşılanması önem verilen faktörlerden bir tanesidir. Kapanma döneminde de birçok kişinin sıkça dile getirdiği isteklerden bir tanesi de sahip oldukları eski sosyal hayata geri dönme isteği oldu. Ancak bu dönemde pandemi koşulları gereği kısıtlı bir sosyal çevre içerisinde uzun süre geçirmiş olmak, hali hazırda var olan sosyal becerilerde zayıflamaya yol açmıştır. Normalleşmeyle birlikte sosyal becerilerde meydana gelen zayıflamalar göz önüne çıkmış ve yetersizlik duygusunun tetiklenmesine sebep olmuştur. Sosyal becerilerimizi yeniden kazanır yada hiç sahip olmadığımız becerileri edinmeye çalışırken, öncelik olarak kendimizi güvende hissettiğimiz alanlarda ve güvende hissettiğimiz kişilerle başlamak daha iyi bir başlangıç yapmamıza yardımcı olacaktır. Bir diğer taraftan süreç içerisinde sosyalleşmemek, normalleşmeyle birlikte sosyalleşmeyi tercih etmemek olarak da karşımıza çıkmaktadır. Birey kendi başınalığa uyum sağladığı ve buna alıştığı için, sosyalleşebileceği alanlardan kendini soyutlamayı da tercih edebilir. Burada önemli olan kişinin kendi için uygun olan sosyallik dengesini bulmasıdır.

Yeniye adapte olurken güçlük yaşanılan bir diğer alan ise zaman yönetimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Pandemide bütün zamanımızı evde geçirmek 24 saate birçok şey sığdırmamıza olanak sağladı. Eski düzende iki, üç günümüzü alan işleri, etkinlikleri bir günde yapabilmemize yardımcı oldu. Normalleşmeyle birlikte fiziki alanımızın genişlemesi, alışık olduğumuz (pandemi koşulları) zaman yönetimimizi de revize etmeyi gerektirdi. Gün içerisine yapmaya zaman bulunan işlere, artık zaman bulunamıyor oluşu kişilerin yorgun ve daha yetersiz hissetmesine sebep olmaktadır. Gün içerisinde kendimize ve zamanımıza dair daha gerçekçi hedefler koymak olumsuz duygulara kapılmamızın önüne geçecektir.

Normalleşme sürecinde birçok kişi yeniye uyum sağlamaya çalışırken farklı baş etme yöntemleri geliştirmektedir.Birey karşılaştığı yeni duruma adapte olmaya çalışırken, belirli bir düzeyde içinde bulunduğu dengenin bozulması son derece normal ve sıkça karşılaşılan bir durumdur.  İçinde bulunduğumuz koşullarla baş edip edemediğimizi ilk olarak günlük rutinimize bakarak anlayabiliriz. Günlük rutin; gün içerisinde yapmak zorunda olduğumuz basit eylemler olarak tanımlanabilir. Eğer günlük sorumluluklarımızı yerine getirirken zorlanıyorsak, küçük sorumluluklar karşısında kendimizi yetersiz hissetmeye başladıysak bir ruh sağlığı çalışanıyla görüşmek ve destek almak faydalı olacaktır. Hedeflerimizi belirlerken ulaşabilmesi kolay olan, küçük hedeflerle başlıyor olmak, tetiklenen yetersizlik duygumuza iyi gelecektir. Bu süreçte ilk olarak bize en yardımcı olacak şey; verdiğiniz tepkilerin anormal bir durum karşısında verilen normal tepkiler olduğu gerçeğini unutmamak olacaktır.


Bu sayfa Psikolojik Danışma ve Rehberlik Uygulama Araştırma Merkezi tarafından en son 07.12.2021 14:06:32 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM